DEVAM: 89. Cünüp Olan
Kişinin Guslü Geciktirmesi
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
النَّمَرِيُّ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ
مُدْرِكٍ
عَنْ أَبِي
زُرْعَةَ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ جَرِيرٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
نُجَيٍّ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
عَلِيِّ بْنِ
أَبِي
طَالِبٍ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تَدْخُلُ
الْمَلَائِكَةُ
بَيْتًا
فِيهِ
صُورَةٌ
وَلَا كَلْبٌ
وَلَا جُنُبٌ
Ali (r.a.) Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir; 'İçinde,
resim, köpek ve cünüp bulunan eve melekler girmez”
Diğer tahric: Bu
hadisi Ebu Davud yine, libas’ta; Nesai, tahare ve sayd’da; Darimi istizan;
Ahmed b. Hanbel hazretleri de Müsnedinde tahric ettiler.
AÇIKLAMA: Melaike, melek
kelimesinin çoğuludur. Bu kelimenin aslı “mef’al” vezninde,
"mel'ek"tir. Hemzenin harekesi lam'a nakledilerek hemze hazfolunmuş
ve "melek" olmuştur. Cemi yapılacağında, hazf edilen hemze geri gelmektedir.
Melekler
latif, nürani cisimlerdir. Müslim'in Hz. Aişe'den rivayet ettiği bir Hadiste;
"Melekler nurdan, cinler dumansız ateşten, adem Kur'an-ı Kerimde de
sizlere belirtildiği gibi (topraktan) yaratılmışlardır? Erkeklik ve dişilikle
vasfedilemezler. Muhtelif şekillere girebilirler. Şöyle ki;
a.
Meçhul bir insan suretinde görünmeleri; Mesela; Hz. Cibril'in bilinmeyen bir
insan suretinde Hz.Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ve sahabelerin
bulunduğu meclise gelmesi, Hz. Nebi'e İman ve İslam hakkında soru yöneltmesi,
Hz. Ömer tarafından rivayet edilmektedir. Ayrıca Meryem Suresi'nde Meryem'e
Cebrail'in tanımadığı bir insan suretinde görünmesi, aynı surenin 16, 17, 18 ve
19. ayetlerinde belirtilmiştir.
b.
Belirli bir insan suretinde görünmeleri: Mesela: Cibril-i Emin'in sahabelerden
Dihyetü'l-Kelbi suretinde geldiği beyan edilmektedir.
Melekler
yemekten, içmekten, evlenmekten, doğmaktan, doğurmaktan uzaktırlar. Hatta insan
suretine büründükleri zaman dahi yemez içmezler. Mesela, Hz. İbrahim kendisine
insan suretinde gelen meleklere, ikramda bulunduğunda yemeğe el sürmemişler,
Hz. İbrahim de bu olaydan korkmuştu. Zariyat Suresi'nin 24, 25, 26, 27 ve 28.
ayetlerinde bu olay anlatılmaktadır.
Meleklerin
bir kısmı daima ibadet, zikir ve fikirle uğraşır. Nitekim, Enbiya Suresi'nin 19
ve 20. ayetlerinde bu husus açıkça belirtilmektedir. Bir kısmı da yerde ve
göklerde bir takım vazifelerle meşgul olurlar. Bunlar arasında Cebrail'in
Nebilere vahiy getirmek, Azrail'in ruhları kabzetmek, Mikail'in hadiste beyan
edildiği gibi, rızık işleriyle meşguliyet, İsrafil'in kıyametten önce Sur
üfürmek, gibi görevleri vardır. Arş'ı taşıyan melekler, Arş'ın etrafını
çevreleyip de Allah Teala'yı tesbih eden melekler, Cennet ve Cehenneme müvekkel
olan melekler, insanlarla meşgul olan, 121. gün ruh vermekle mükellef olan
melekler, insanların amellerini murakabe eden melekler, insanları korumakla
yükümlü olan melekler v.s. olduğu bilinmektedir. Meleklerin şekil olarak iki,
üç, dört kanatlı olanları bulunduğu Fatır Suresi'nin birinci ayeti kerimesinde
belirtilmektedir. Ayrıca Hz. Aişe'den mervi bir Hadiste Resulullah'ın Cebrail'i
melek suretinde altıyüz kanadıyla ufukları doldurmuş halde iki kere gördüğü;
birinin Miraç Gecesi, diğer birinin de Mekke'deki Ecyad vadisinde vaki olduğu
belirtilmektedir.
Melekler
yerle gök arasında Allah'ın izni ile her çeşit çekim ve akımlar da dahil hiçbir
şeyden etkilenemezler. Uzun mesafeleri kısa zamanda katetmeye muktedir
oldukları ayeti kerimelerde beyan edilmektedir. Meleklerin gücü hiçbir insan
gücüyle ölçülemez. Nitekim, Lut Kavmi'nin yok edilmesindeki hadise bunu açıkça
gösterir.
Melekler
Allah'ın emirlerine asla isyan etmezler. Vazifelerini emrolundukları biçimde
yaparlar. Sayıları insanlarca bilinmez. Taberani'nin bir rivayetinde, yedi semada
melek bulunmayan, bir ayak, bir karış, hatta bir avuç yerin olmadığı ifade
edilmektedir.
Üzerinde
durduğumuz Hadisteki Meleklerden murat, Hafaza, Kiramen Katibin ve ruhları
kabzetmekle vazifeli olanların dışındakilerdir. Çünkü, bunlar her eve girerler.
Hadisin
zahirinde Meleklerin evlere girmemelerine sebep olan resim'in vasıfları tayin
edilmemiştir. Hadisin mutlak oluşundan hareketle Nevevi, Meleklerin, içerisinde
her türlü resim bulunan eve girmediklerini söylemiştir. Resimle ilgili diğer
hadislerin de gözönüne alınması halinde, buradaki resimden maksadın canlı resmi
olduğunu söyleyenler de çoktur.
Mes'ele,
aslında yapılması veya kullanılması meşru olan ve olmayan resimlerle ilgilidir.
Yani yapılması ve kullanılması meşru olan resimler meleklerin girmesine mani
değil, meşru olmayanlar manidir.
Tecrid-i
Sarih'de, resimle ilgili değişik hadisler ve ulema'nın değişik görüşleri
verildikten sonra hulasa olarak şunlar kaydedilmiştir.
"...Bu
babda ulemanın iki noktada ittifak ve bir noktada ihtilaf ettiklerini
görüyoruz. İttifak ettikleri noktalardan birisi; Ağaç, dağ, taş gibi eşya ve
manzara resimlerinin mutlak surette mubah olduğudur. Diğeri de vesikalık
fotoğraflar gibi vücudun tamamı olmayarak bedenin bir kısmına ait olan canlı
resimlerinin hem yapılmalarının hem de kullanılmalarının caiz olduğudur.
Vücudun tamamı olan canlı resimleri hakkında ihtilaf edilmiştir. Bazı alimler
tazim maksadı olmaksızın bunların kullanılmasını da mekruh olmakla beraber caiz
görmüşlerdir. Bazıları da caiz görmemişlerdir."
Menhel
sahibi ise, Canlı resimlerinin yapılmasının haram olduğunda ulemanın ittifak
ettiğini kaydeder.
Resmin
nehy edilmesinin en önemli sebebi, bunlara ibadet edilmesi endişesidir. İslam,
tevhid dini olduğu için tevhide zarar verme ihtimali olan her şeyden
sakınılmıştır. Hatta, Efendimiz kendi kabrine bile ibadet edercesine hürmet
gösterilmesini istemiyordu. Bu sebeple, İslam'ın ilk günlerinde Resulullah
(s.a.v.), ister ta'zim ister tahkir ifade edecek biçimde kullanılsın, ister
ibadet ister ihanet manası arzetsin, resimli eşya kullanılmasını mutlak surette
nehyetmiştir. Fakat, İslam şirke galip gelip, zafer tahakkuk ettikten sonra,
ilk günlerdeki kadar dar çerçeveli harekete lüzum kalmamış, resim ve
timsallerin ta'zim ifade etmeyecek biçimde kullanılmasına müsaade edilmeye
başlanmıştır.
Netice
olarak; İçinde canlı bulunmayan manzara resimlerinin yapılmasında, alınmasında
ve kullanılmasında bir mahzur olmadığı ittifakla kabul edilmiştir. Canlı
resimler için "mutlak surette caizdir" diyenler olduğu gibi, tamamen
yasaklayanlar da olmuştur. Üçüncü bir görüşe göre, ta'zim kasdedilmek sizin
timsali olmaması şartıyla kullanılmasının caiz olduğu ve meleklerin girmesine
mani olacağı beyan edilmekte ve uygun olan görüşü de bu olduğu ifade
edilmektedir.
Meleklerin
evlere girmekten kaçınmalarına ikinci sebep de köpektir. Hadisin zahiri, ister
çoban ve av köpeği gibi alınıp satılması caiz olanlardan olsun, ister olmasın
bütün köpekleri içine almaktadır. Çünkü, Hadiste "Kelb (köpek)"
kelimesi siyakı nefiyde nekre olarak gelmiştir. Bu da umum ifade eder. Kurtubi
ve Nevevi, bu görüş sahiplerindendir.
Hattabi
ve bir gurup alim'e göre; bekçilik için bulundurulan köpekler bu hükmün
dışındadır.
Meleklerin,
köpek bulunan evlere girmekten imtina etmelerine değişik sebepler
gösterilmiştir. Kimi, köpeğin aynının pis olmasını, kimi necaset yemesini ileri
sürmüşlerdir. Bazı alimler ise, yukarıdaki sözlere itiraz ederek bunu kulun
bilemiyeceğini söylemişlerdir.
Netice
olarak: Hadislerde belirtilen çoban köpeği, av köpeği, ekin ve ziraat
koruyuculuğu yapan köpekler ve bunlara kıyasla faydalı ve lüzumlu olan,
askeriyede kullanılan muhabere köpekleri, polis köpekleri, bulundurulmalarına
izin verilen köpeklerdendir. İhtiyaca binaen bulundurulan bu köpeklerin
bulundukları eve, çiftliğe veya müesseseye izin verilmeleri sebebiyle
meleklerin girmesine mani bir hal olmadığı anlaşılmaktadır.
İhtiyaç
dışında olan süs köpekleri, sokak köpekleri v.s.'nin bulunduğu evlere
meleklerin girmeyeceği Hadiste belirtilmiştir.
Allahu
alem hadisteki hükmün de bu olduğunu söylemek zorlama olmayacaktır. Daha geniş
bilgi için 74.'üncü hadise de bakınız.
Meleklerin
evlerden uzak kalmalarına sebep olan üçüncü şey de hadisin bu babda şevkine
sebep olan cünupluk halidir. Bundan murat guslü terketmeyi adet haline getirip,
namaz vaktinin geçmesine aldırış etmeyenlerdir. Resulullah (sallallahu aleyhi
ve sellem)'in bir gusülle bütün hanımlarını dolaşması, Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre, guslü bazan gecenin sonuna kadar geciktirmesi, bir müddet cünup
durmanın mahzurlu olmadığını gösterir.
Eğer,
bu durum meleklerin eve girmesine engel olsaydı, devamlı melekle haşir-neşir
olan Resulullah guslü geciktirmezdi.
İçinde
cünup bulunan eve meleklerin girmekten imtina etmelerinin hikmeti, cünubun
namazdan ve Kur'an okumaktan uzak olmasıdır.